Çocukların ablası (bakıcımız) bizimle toplantı yapmak istedi…
Bunu ilk söylediğinde yüreğim ağzıma geldi “eyvah işi bırakacak herhalde” diye düşündüm
Ama çocuklar büyüdüğü için bazı davranışlarına nasıl tepki vereceği konusunda kararsız kaldığı için yardım istiyormuş. Bunu iş arkadaşlarıma anlattığımda herkes “vaaayyy, eee pedagoğun çocuklarına bakmak kolay değil tabi ki”diye yorum yaptılar. Acaba gerçekten bizim çocuklara bakmakta zorlanıyor mudur? :)
Disiplin konusu hakikaten tam bir muamma… “Ne zaman, nasıl ve ne kadar” soruları bizim evde de soruluyor. Üyesi olduğum bir internet sitesinin forum sayfalarının birinde de “çocuklarımıza terbiye” diye bir konu başlığı açılmıştı. Üyelerden biri “ne terbiyesi, çorbaya mı?” diye bir yorum yapmıştı. Bu kadar küçük çocuklarda gerçekten terbiye ve/veya disiplin olabilir mi? Ne zaman, nerede ve ne kadar “hayır” demeliyiz acaba? Ablamız da bu konularda bilgi almak istemiş. Eee ne de olsa, artık 14 aylık oldular… Sorunlar da büyüdü. En çok da kızımla ilgili zorluklar yaşıyormuş, bezini değiştirmek istemiyormuş, yemeğini yediği halde daha fazla -özellikle ekmek- yemek istiyormuş, genel olarak mutsuz bir hali varmış, sürekli bir şeyleri atma halindeymiş, özellikle de balkona çıkınca mandalları aşağıya atıp, “atttiii” diyormuş. Evet bunlar bizim de gözlemlediğimiz, ama çok da üzerinde durmadığımız çeşitli durumlar, ama eşimle bizim akıl edemediğimiz, bizim dışımızdaki kişilerin bu durumlarla başa çıkmakta zorlanabileceği idi.
Toplantımızı yaptık, ablamızın biraz kafasını karıştırdık, ama anladığını söyledi, tabi biz de iki tane çocuk olunca her söylediğimizin uygulamaya geçmesi oldukça zor, şu aralar oğlumuzun keyfi yerinde, sorunsuz devam ediyor, bu yüzden kızımızla biraz fazla ilgilenmesini ve kızımızın sorunlarına eğilmesini salık verdik. Tabi sadece bunları yapmakla iş bitmiyor, oğlumuz da büyüyecek, daha doğrusu kızımızın duygusal olgunluğuna erişecek ve aynı zorlukları o da çıkaracak, anlayacağınız bizim evde durumlar “hep aynı nakarat” :)
NOT: Bu arada kızım bizden “parmak sallayarak hayır deme” davranışını öğrendi ve gitmemesi gereken bir yere gittiğinde veya ellememesi gereken bir şeyi ellediğinde kendi kendine bu hareketi yapıyor, dahası, oğluma da yapıyor. Geçenlerde oğlum prize doğru yaklaşmış, kızım da yanında, ama her ikisi de eşimin görebileceği bir noktada değillermiş. Kızım babasına gelip gelip bu hareketi yapıyormuş, bir oğlumun yanına bir babasının yanına gidiyormuş. Sonunda eşim kalkmış ve oğlanın prizin yanındaki fişle oynadığını görmüş. Yani kızım otokontrolünü iyi geliştirdi anlayacağınız :)
“HAYIR” DİYEBİLMEK
Acaba biz yetişkinler bunu günlük yaşamımızda ne kadar başarabiliyoruz? Kendi sınırlarımızı çizip, anne babamıza, arkadaşlarımıza, amirlerimize bu sınırlarımız dahilinde “hayır” diyebiliyor muyuz? Ama çocuklarımıza karşı bu kelimeyi bonkörce kullandığımıza çok şahit olmuşumdur. “hayır” kelimesinin, çok kullanıldığında karşımızdaki tarafından dinlenilmeme özelliği vardır. Yani, tehlikeli bir kelime :)Peki çocuklara “hayır” demezsek ne diyeceğiz?
Çocuklara küçük yaştan itibaren ayına, yaşına uygun disiplin verilmesi gerektiğine inanan bir uzmanım. “daha küçüktür anlamaz”, “bu kadar çok ağlatmanın ne gereği var, anlamaz” diyen büyüklerimize inat, mutlaka ve mutlaka belli prensiplerimizin olması gerektiğini düşünen bir uzmanım
Disiplin için öneriler;
- Her zaman için alternatifimiz olmalı; “hayır” demek yerine dikkatini başka yöne çekerek alternatifler sunmak. Mandalları “atmak” istiyorsa ona kova sunmak ve mandalları kovaya atmasını sağlamak, balkondan aşağı atmak istediğinde “hayır” demeden!!!
- Tutarlı ve kararlı olmak; bir gün “hayır” demek ve ertesi gün yaptığı davranışa izin vermek çocuğun kafasının karışmasına ve daha çok davranış sorunlarına yol açacaktır
- Ne olursa olsun karşımızdakinin “çocuk” olduğunu unutmamak; bazen bizim prensip ve kurallarımız çocuğumuzun ay ve yaşına uymayabilir, gerektiğinde kuralları esnetmek, ama ortadan kaldırmak değil
- Aşırı ödül ve aşırı cezalara kaçmamak; ödül ve ceza eğitimin vazgeçilmez parçasıdır ancak, çok sık kullanıldığında etkinliliğini yitirir, dikkatli kullanmak gerekir.
- Elektronik bakıcılara güvenmemek; televizyon, bilgisayar, play station gibi elektronik bakıcılar çocuklara disiplin kazandırmaz, sadece bizlere zaman kazandırır.
- Uygun modeller olmak; dünyanın “en altın” kurallarını da uygulasak uygulayalım anne babalar çocuklarına uygun modeller olmadığı sürece disiplin konusunda bir arpa boyu yol gidemeyiz. Anne babanın evde birbirlerine karşı kullandıkları kelimelerden tutunda ses tonuna, göz kontağına, vücut duruşuna kadar her şey çocukların gözlem alanındadır, dolayısıyla her davranışımızın da model alınabileceği unutulmamalıdır.
- Yaşa ve gelişim düzeyine göre kuralları gözden geçirmek; çocuğumuz 1 yaşında iken uyguladığımız kurallar ile 3 yaşındayken uyguladığımız kurallar aynı olamaz. Bir başka deyişle; okul öncesi dönemdeki bir çocuk ile okul dönemindeki çocuk aynı şekilde davranamayacağı gibi biz de aynı anne baba olamayız. Aradan geçen seneler bizim de davranışlarımızda değişiklik yapmamızı gerektirir. Çocuğumuz olgunlaşır, onun ihtiyacına göre kurallarımızda ve uyguladığımız disiplin tekniklerinde değişiklikler yapmamız gerekir.
Şebnemciğim yazılarını öyle büyük bir keyifle okuyorum ki, bu aslında keyiften öte benim için çok faydalı oluyor. Şu sıralar özellikle şu disiplin olayına kafayı taktığım için belki de..Bir de uygulaması zor olmasa, düşününce bir anne olarak kendimde de pek çok hatayı bulabiliyorum. Off ne zor şeymiş, dünyanın en zor mesleği bu olsa gerek iyi bir anne olabilmek ve çocuk yetiştirmek ama gel gör ki istifa da edilmiyor bu meslekten. Etmek isteyen de yok ayrıca ama zor işte...
YanıtlaSilçocuğum yok ama ben de severek okuyorum
YanıtlaSil