A.Ş.K.K. ailesinin dünyasına hoşgeldiniz :))

İŞTE BİZ :)
ALTAN-ŞEBNEM-KARİN-KUZEY

 
Posted by Picasa

15 Ekim 2010 Cuma

A.Ş.K.K. AILESI “OKUL”LU OLDU!!!

Yaklaşık 2,5 ay önce kreşe başladık, önce yaz okulu, ardından 2 yaş grubu..
Kızımdan yana hiç şüphem yoktu alışma sürecinde ve de yüzümü kara çıkarmadı, oğlumun değişimler karşısında daha dirençli olması sebebiyle okula alışamayacağına ilişkin kaygılarım vardı ve düşündüğümüz gibi de oldu. Zorlandı ama neyse ki çabuk atlattı, şimdi yaşadıklarımı yazmak istedim

İlk güne ilişkin duygu ve düşüncelerimi paylaşayım öncelikle;
Eşimle çocukları teslim ettik, okuldan çıktık ve ben ağlamaya başladım, onları kollarıma aldığım gün gözümün önüne geldi, hani hep dilimizdedir ya "zaman çok hızlı" diye, ama bu sefer bu gerçeklik tüm çıplaklığıyla yüzüme çarptı, zaman inanılmaz hızlı ve çok acımasız :( ne çabuk büyüdüler, ne çabuk "çocuk" oldular !!!!:( 5 dakika kadar bu duygu selinin içinde çırpındım durdum ve sonra çocuklarımın çevrelerine uyum hızını görünce kendime geldim, A.Ş.K.K ailesi ile gurur duydum :) evet, sonunda başardık, sonunda "iyi" çocuklar yetiştirdik diye, çok şükür, Nerelerden nerelere geldik :) Yarım saat kadar onları kameradan izledik, öğlen yemeğinden sonra okuldan aldık.

Okulda ikinci günümüzde bakalım neler oldu;
Tahmin edin nasıl ayrıldık!!!
Ayakkabılarını değiştirdiler, öğretmenin elinden tuttular, bize sarıldılar, el sallayıp gittiler :))
“Nasıl yanii???” dedim, “bu kadar kolay mıydı yahu???”
Sonuç; kimse strese girmesin arkadaşlar, siz rahat olunca onlar da hiiiiç sorun çıkarmıyorlar
ben inanılmaz rahatım arkadaşlar, ilk defa bugün okulu aradım ve ilk kez böyle bir deneyimim oldu, telefonu açan kişiye kendimi tanıtırken bir tuhaf oldum, "merhaba ben şebnem, karin ve kuzey'in annesi" deyince garip duygular hissettim, daha önce okullarını aradığımda kendimi mesleğimle birlikte tanıtırdım, şimdi "anne" olarak tanımlamak çok heyecan verici çok doğrusu :)) bu duyguları yaşamak da kısmet oldu ya, daha ne isterim allahtan:))


Okulda 1. haftamızı doldurduk :)
Bugün öpücüklerle uğurlandık okuldan, zaten Karin çok çabuk uyum sağlamıştı da benim duygusal ve temkinli oğluşum 2-3 gündür sabahları ağlıyordu, bu sabah pek bir neşeli uğurladılar bizi, sanırım dirençleri kırıldı. Aslında öğretmenlerin yaptığı ama sanki bizimkiler yapmış gibi gönderdikleri etkinlik kağıtlarını da almak pek güzel :))))))))))

1.ayın sonunda ise;
Herşey yolunda, artık iyice “okul”lu oldular bizim minişler :))) Her sabah giyinip, hep beraber evden çıkıyoruz, arabada yüksek sesle müzik dinleyip sabah mahmurluğunu üzerimizden atmaya çalışıyoruz. Hiç mi sıkıntı yok, elbette var :) Akşam eve dönüşlerde en büyük sıkıntıları yaşıyoruz. 2 yaş krizinin tüm inatlaşmalarını, tüm öfke nöbetlerini ziyadesiyle yaşıyoruz. Bununla birlikte “birgün birgün bir çocuk, eve gelmiş kimse yok”, “köpek uçmak istemiş” şarkılarını söyleyip coşuyoruz, “kutu kutu pense oynayıp” kurtlarımızı döküyoruz :)))))))

2. ayın sonunda son durum;
Bizi kimse tutamaz artık, yaş krizimiz hafifledi, olgunlaştık :))
Ayrıca 4 kez de enfeksiyon atlattık, burnumuz aka aka onlar okula gitti, ben işe... En zor kısmı da buydu “okullu” olmanın; onlar hasta oluyorlar, iyileşiyorlar, ardından ben hasta oluyorum, sonra onlar tekrar hasta oluyorlar, sonra... gibi bir döngünün içinde buluvermek kendini..Zordu bu iki ay..Özellikle bugüne kadar ev işinde yardımcı olan kişiler (anne, bakıcı) gittikten ve bütün işler bana bakarken az sürünmedim.. İş arkadaşlarım artık bana acıyan gözlerle bakmaya başladı :) artık hepimiz bu düzene alıştık, en azından çocuklar biraz daha olgunlaştıkları için daha az sorun çıkarır hale geldiler, en yorucu olan kısmını bitirdik, neyse ki :)) bu arada bir bayram tatili geçti, bayram tatilinden sonra okula dönüşün çok zor olacağını düşünmüştüm, yine çok ama çok şaşırttılar beni. Oğlum sınıfına ve öğretmenine koşa koşa gitti, sıkıca sarıldı öğretmenine..Kızım da benzer bir duygu gösterisinde bulundu. Evet, itiraf ediyorum bozuldum :( sanki, işkence yapmışız da gardiyanların elinden kurtulmuş gibiydiler :) şaka bir yana, aslında bu görüntü beni mutlu etti, herşeyin yolunda olduğunun tek ama tek göstergesi!!

Evet, işte böyle geldi geçti 2 ayımız..Genel olarak baktığımda, okula ilişkin hep olumlu duygu ve düşünceler içindeydim ve içindeyim. Böyle olumlu düşüncelere sahip olmamda, böyle bir mesleğe sahip olmam var elbette... Hep şunu düşündüm; diyelim ki okulda yapılmaması gereken şeyler yaptılar veya farkında olmadan uygun olmayan davranışlarını pekiştirdiler, eşim de, ben de bunu hızlıca fark eder ve kendimiz düzeltebiliriz :) Böyle bir lüksümüz var neyse ki ve tabi ki çok şükür :)) Okulla ilişkili en çok zorlandığım şeyi yazmadan edemeyeceğim; uzman olmanın zorluğu yine :( Örneğin, çocuğunuz olumsuz bir davranış yapar, hemen öğretmeni ile konuşursunuz, “ne yapalım?” diye sorarsınız ya da çözüm üretirsiniz beraber. Işte bu noktada benim için zorluk başlıyor, söyleyemiyor veya çözüm üretemiyorum. Çünkü öğretmen, kendini “yargılanıyormuş veya suçlanıyormuş” gibi hissetmesin diye geri adım atıyorum ya da “bilmiş” anne olarak etiketlenirim” endişesi taşıyorum. Sanırım biraz zamana ihtiyacımız var, hem öğretmenin beni tanıması, hem de benim öğretmeni tanımam gerekiyor. Bu arada ilk veli toplantımızı da haftasonu yapacağız. Genelde bu tarz toplantılara “konuşmacı” olarak giden ben, “anne” olarak gidecek olmanın heyecanını yaşıyorum şu aralar :)

Yazıma okullu bıdıklarımdan incilerle son vereyim :)
* Bir akşam yemeğinden sonra ben mutfağı toparlarken bıdıklarımı salona yolladım, o sırada dağınık oyuncaklarını gören kızım, kardeşine dönerek ve bir yandan da şaşırmış bir şekilde ağzını kapatıp “Kujeeey, bunları toplamamışızz!!” dedi. Birlikte oyuncakları topladıktan sonra “kutu kutu pense oynayıp odalarına doğru yöneldiler :))

* Çantalarında, okulla ev arasında gidip gelen bir “iletişim dosyaları” var bizimkilerin.. Hergün yaptıkları aktiviteler hakkında bize bilgi veriyorlar. Örneğin, yemek yeme, uyuma, oyuna katılma gibi aktivitelere gülen yüzler ve/veya yıldızlar veriyorlar. Böylece biz de ne kadar başarılı olduklarını görüyoruz :)) Ayrıca boyama kağıtlarını da gönderiyorlar. Geçenlerde incelemek için elime aldım, o sırada yanıma geldi bizimkiler.. Boyadıkları resime bakarken “aa ne güzel kedi boyamışsınız bugün” dedim, ikisi birden atladılar “tedi diiiil, toookk” dediler, anlamadım doğal olarak, diğer dosyayı aldım elime, “hayır kuzular top değilmiş, aa özür dilerim köpekmiş” dedim, yine aynı şekilde “töpek diiiil, tooookk” dediler, sonra kağıdın üstündeki yazıyı gördüm, kocaman harflerle “DOG” yazıyordu, meğerse kuzularım ingilizce öğrenmeye başlamışlar, yani; IT'S A DOG!!:))

* Oğluma bir eşyasını odasını götürmesi ve yerine koymasını söyledim, tabi kızım durur mu o da peşinden gitti, içerden oğlumun sesi geliyor, yarı ağlamaklı "anne yapamıyoruuuummm" diye bağırdı. Çok gecikmeden Karin'den cevap geldi:"yapabilirsin Kujey"

* Karin'in şarkısı:
bigün bigün bi çoçuk
eve de gelmiş, kimse yok
dolabı açmış, ilaç içmiş
karnı ağrımış
kıvvım kıvvım kıvvanmış
hastaneye gitmiş, şurup içmiş, iyi olmuş

* Kuzey'in tekerlemesi:
ben:komşu komşu oğlun geldi mi
Kuzey: geldi, geldi
ben: ne getirdi
Kuzey: ekmek (bazen araba, balon vb. oyuncaklar da olabiliyor :)))
ben: kime, kime
Kuzey: bana bana, kediye
ben: kedi nerde?
Kuzey: su içti
ben: su nerde?
Kuzey: bıcı bıcı
ben: inek nerde?
Kuzey: möööööö
bundan sonra ben kopuyorum, çünkü tipik bir erkek gibi nesneler ve kişiler arasında sadece basit ilişkiler kurması beni çok ama çok eğlendiriyor :))

İzleyiciler