A.Ş.K.K. ailesinin dünyasına hoşgeldiniz :))

İŞTE BİZ :)
ALTAN-ŞEBNEM-KARİN-KUZEY

 
Posted by Picasa

20 Eylül 2012 Perşembe

Güzel Bir Veda



İşime veda ediyorum, yeni bir hayata merhaba diyorum ya da diyeceğim.
Ama şimdi bunlardan değil de başka bir deneyimimi paylaşacağım sizlerle…
Öğrencilik, asistanlık yıllarımdan, mesleğimi yapmaya başladığım andan itibaren çok çeşitli ailelerle çalıştım, onları tanıdım ve çok çeşitli deneyimler edindim. Diyordum ama değilmiş. Son 6 ay içinde çalıştığım bölge bana çok farklı duygular, deneyimler yaşattı. Çalıştığım proje gereği Ankara’nın Mamak ilçesinde kentsel dönüşüm nedeniyle “kentlileştirilmiş” bir bölgede bulundum ve oradaki ailelerle görüşmeler yaptım. Bir aile sağlığı merkezinde yürüttük bu çalışmayı. Evim Ankara’nın en batısında, çalıştığım yer Ankara’nın en doğusunda idi :) Kar, kış, yağmur, çamur demeden hergün bu sağlık merkezine gittim.  Sağlık sorunlarım nedeniyle ara versem de hep aynı coşkuyla karşılandım aile sağlığı merkezinde…
Önce ailelerden bahsetmek istiyorum. Genellikle annelerle görüşmeler yapıyordum. Bu görüşmelerin içeriği çocukları ve aileleri ile ilgiliydi. Çocuklarının gelişimleri ile ilgili sorular soruyordum annelere. Meğer ne çok anne “dinlenilmek” istiyormuş, meğer ne çok anne çocuklarının “iyi geliştiğini” duymak istiyormuş, meğer ne çok anne “çocuğuna iyi bakmışsın, ellerine sağlık” cümlesini duymak istiyormuş.  Ayrıca gözlerinde gurur ışıltısı ile doktoruna “ben iyiymişim” demek istiyormuş… Bunları görünce ve duyunca acaba hangi meslek insanı bu kadar tatmin eder diye düşünmeden edemiyordum.
Her şey çok mu güllük gülistanlıktı? Tabi ki hayır… Elbette ki olumsuz pek çok durum da vardı ama bu mesleği devam ettirebilmenin yollarından biri de olumlu deneyimleri hatırlayarak, birilerinin hayatında bir şeyleri değiştirdiğini bilerek yola devam etmektir. Denize atılan deniz yıldızları misali…
Gelelim yuvama, aile sağlığı merkezine… Öğle yemekleri arkasından yapılan sohbetler, aileler için kaygılarımızı paylaşmamız, “neler yapılabilir” hakkında konuşmalarımız benim için unutulmaz deneyimlerdi. Sevgili doktorları, hemşireleri, sekreteri, yemek ve temizlik personeli  her seferinde beni yuvamda gibi hissettirdiler. İyi ki sizleri tanımışım, iyi ki sizler varsınız… Hepinize sonsuz teşekkürler. Şimdilik hoşçakalın…
İşte böyle bir veda benimkisi, bağlanma ihtiyacı yüksek biri olarak, bu işyerime de çok bağlanmıştım. Ankara’nın bir ucundan öbür ucuna gitmek hiç de rahatsız etmemişti. Hele ki Mamak dolmuşlarında yeni yeni Ankara türküleri öğrenmek bile :) Şimdi yeni işe bağlanma arifesindeyim. Bakalım beni neler bekliyor?
A.Ş.K.K.’nın Ş.si

14 Eylül 2012 Cuma

Neden Böyle Bir Kural Var?

4 yaşını bitirmiş 5 yaşına girmiş kızımdan duyduğum bir cümle… Akşam yemeği hazırlıklarını yaparken, yemeklerini nasıl yiyeceklerini sordum bizimkilere. Menüde de taze fasulye ve pilav var. Acaba benim gibi yan yana mı yemek isterler, ayrı ayrı mı yoksa babaları gibi ayrı tabaklara koyup aynı zamanda mı yemek isterlerdi? Bu soruma kızımın cevabı “önce pilav, sonra fasulye” oldu. Ben de böyle bir şey olamayacağını, ancak iki seçeneği olduğunu söyledim (ya ikisi aynı tabakta ya da ayrı ayrı tabaklarda). Kızım ısrarcıydı, tabi ki ben de :) Sonra isyankar bir sesle “neden böyle bir kural var?” dedi ve ben dahil tüm yetişkinler kalakaldık. Çünkü cevabı kimse bilmiyor :) Aslında cevabı sonradan buldum, biraz sonra onu anlatacağım. Sadece “haklısın” diyebildim kızıma ve kendime göre bir şeyler buldum ya da “kıvırdım” desem daha doğru olacak :) Neyse ki olay sakince çözüldü ve masaya geçip yemeklerimizi yedik. O akşam bir arkadaşım da bizdeydi, onun da bizimkilerle aynı yaşta bir kızı var ve benzer şeyleri yaşadığını konuştuk ve tabi ki işimizin ne kadar daha zorlaşacağını da…
Evet gelelim bu durumun bende yarattıklarına… İki tür anneliğim vardı kızıma cevap verirken, biri güdüsel ya da çocukluğumda bana öğretilenlerle cevap veren anne, diğeri de bugüne kadar edindiğim değerler, inançlar ve eğitimimle cevap veren anne. Ancak sorun şurada ki, ilk tepkiyi veren, ilk olarak tariflediğim anne!! Kızım tarafından sorgulanınca ikinci tariflediğim anneye geçiş yapabildim :) Keşke ilk olarak ortaya ikinci anneliğim çıkabilseydi… Keşke tüm tepkilerimde yerlerini değiştirebilsem anneliklerimin… Bunu yapabilmek için de bayağı çaba sarfetmek gerekiyor, ben şu aralar bunun adımını atmaya çalışıyorum. Dr. Bülent Uran isimli bir yazarın “Geçmişin Hipnozunu Bozmak” isimli bir kitabı önerildi doktor ablamız tarafından. İnternette araştırdığımda şöyle bir cümle gördüm kitapla ilgili; “en büyük hipnozcular anne babalarımızdır”. Ve doktor diyor ki; “günlük yaşamdaki ilişkilerimizi, çatışmalarımızı her şeyimizi geçmişteki hipnozlar etkiliyor, elbette ki burada bahsedilen tüm hipnozlar olumsuz değil, olumlular da var” Bu cümleden yola çıkarak ve anne babalığı ilk olarak kendi anne babalarımızdan öğrendiğimize göre, onların bize yüklediği değerler, inançlar, kurallar bir zaman sonra bizim çocuklarımıza yüklemeye çalıştığımız değerler, inançlar ve kurallar oluyor. Bir nev-i hipnoz edildiğimizden hiç sorgulama ihtiyacı da hissetmiyoruz, üstüne üstlük aynı hipnozu devam ettiriyoruz. Çocuklarımız bu hipnozları sorguladığında da “kalakalıyoruz” :) Bol hipnozsuz günler dilerim.
Sözün özü; doktor Gülsüm ablaya ve canım dostum, sevgili meslektaşım Ebru’ya çok ama çok teşekkürler, insanın her yaşında öğreneceği ne çok şey varmış meğerse… Yolumu aydınlattınız, sizin de yolunuz hep aydınlık olsun.
A.Ş.K.K’nın Ş.’si

İzleyiciler