A.Ş.K.K. ailesinin dünyasına hoşgeldiniz :))

İŞTE BİZ :)
ALTAN-ŞEBNEM-KARİN-KUZEY

 
Posted by Picasa

10 Eylül 2009 Perşembe

HANGİ DİL?

















Kızım kucağımda, eşime seslenmem gerekiyor, “hayaaaaatııımmmm” diye sesleniyorum, eşim duymadığı için birkaç kez tekrarlıyorum, arkadan kızım “aaaattııııımm” diyor, başta anlamıyorum ama sonradan ben ne zaman “hayatım”desem o da “aaaa-t-ııııımm” diyor.
Bu duyguyu yazmak çok zor, “mutluluktan uçmak” deyimi böyle anlar için söylenmiş olsa gerek. Küçük kızım sevgi dilini ve bu dile ait sözcükleri öğrenmeye başladı. Doğal olarak, bu da benim yeni blog yazımın konusu olmayı hak etti :)
Acaba çok mu zor yoksa çok mu kolay dilin sevgi yönünü çocuklarımıza öğretmek?
Eğitim seminerlerimde kullandığım ve kullanmayı çok sevdiğim bir cümle var; çocuk, ailesinin aynasıdır. Eğer çocuklarım beni yansıtacaksa, hangi yönümü yansıtmalı ve nasıl yansıtmalı? Çocuklarım doğduktan sonra ister istemez birkaç özelliğimi törpülemem gerekti, acaba başardım mı? Başarma yolundayım dersem daha dürüst bir değerlendirme yapmış olurum :) Bu nedenledir ki kızım “aaaattııııımm” dediğinde havalara uçtum, gurur duydum, çünkü ben iyi birşey başarmıştım :)

Yıllar önce bir bilim dergisinde mi okumuştum yoksa asistan arkadaşlarımdan biri mi anlatmıştı çok net hatırlayamadığım bir bilgiyi paylaşmak isterim (şimdi kaynağını bulduğum için doğrudan yazabilirim, iyi ki varsın google:)

Yaratıcı Japon bilim adamı Emoto`nun çalışmasında somut kanıtlarla insanın titreşimsel enerjisinin, düşüncesinin, kelimelerin, fikir ve müziğin, hatta son yaptığı çalışmalarda suya oynatılan filmlerin dahi suyun moleküler yapısını etkilediğini ispat etmiştir. Su bu gezegendeki yaşamın kaynağıdır. Beden bir sünger gibidir ve hücre denilen, sıvı dolu trilyonlarca odacıktan oluşur. Yaşamımızın kalitesi sıvımızın kalitesi ile direk bağlantı halindedir. Su son derece uyumlu bir maddedir. Fiziksel şekli kolayca bulunduğu ortama adapte olur. Fakat değişen sadece fiziksel şekli değildir, moleküler şekli de değişir. Çevreden aldığı enerji veya titreşimler suyun moleküler şeklini değiştirir. Bu anlamda su sadece görsel olarak çevresel durumu yansıtmaz, aynı zamanda moleküler anlamda da yansıtır.

Emoto görsel anlamda bu moleküler değişimi belgelemekte. Su damlacıklarını dondurup, fotoğraf çekme kapasitesi olan bir karanlık alan mikroskobu altında inceliyor. Yapılan çalışmalar çevresel etkilerin suda yarattığı moleküler değişimi açıkça ortaya koymakta. Emoto dünyanın değişik kaynaklarından alınan ve değişik durumlarda olan suyun kristalize şekillerinde birçok büyüleyici farklılıklar keşfetmiş. Akarsulardan ve kaynaklardan alınan su çok güzel geometrik şekilleri olan kristal desenler gösterirken, sanayi ve yerleşimin yoğun olduğu yerlerden alınmış kirli ve toksik su ile su borularında, depolarda bekletilen durgun su damıtılmış olsa bile kesin olarak şekilsel bozukluk ve rast gele oluşmuş kristal şekiller oluşturuyor.

Canlı ve her duygu ve düşüncemize tepki veren bir madde olan suyun, çevresindeki titreşim ve enerjiyi kolayca kopyaladığı açıkça ortadadır. Su, bir şey söylendiğinde, ona aktarıldığında, anında etkilenmekte.


Su hücreler arası bilgi alış-verişini sağlar. Bu şekilde var olabiliyoruz. Sizin gün içinde düşündüğünüz ve söylediğiniz her şey tüm hücrelerinizi etkiler, çünkü bedeninizdeki su bunların enerjisini kopyalayıp hücrelere dağıtır. Dolayısı ile siz bir bakıma düşündüğünüz ve konuştuğunuz şeyler olursunuz, bedeninizi de etkilersiniz. "Ben hep hasta olurum." dediğinizde içinizde dolaşan su o kaliteye bürünüp bunu hücrelere iletir.

Kaynak : http://www.webnaturel.com/index.asp?alt_cat_id=91&cat_id=17&ayrintiid=2039


Ben su moleküllerinin resimlerini görmüştüm, gerçekten de inanılmaz farklılık var.
Bu bilgiden sonra çevrenizle, sevdiklerinizle hangi dili konuşursunuz ve çevrenizden ve sevdiklerinizden hangi dili duymak istersiniz?
A.Ş.K.K'nın Ş'si :)

not 1: karikatür için teşekkürler Piyale Madra'ya...www.piyalemadra.com
not 2: yazının devamı gelecek...

1 yorum:

  1. Niye her yazın beni böylesine düşündürüyor Şebnem ha? Okudum, gözlerimi kapadım ve oğlumda hoşlanmadığım özellikleri düşündüm ya da yapmasını istemediklerimi, bende de mevcut muydu bunlar diye? İşin içinden çıkamadım. Yazılarını okuyunca bir yandan üzülüyorum iyi birşeyler yapamıyor muyum diye diğer taraftan da son derece eğitici oluyor kendi adıma. Ama en önemlisi anneliğimi sorgulamamı sağlıyorsun. Bu blog için ve yazıların için sana bir kez daha teşekkür etmek istiyorum bu sebeple.

    YanıtlaSil

İzleyiciler